Çocukluğumuzda yardımlaşmayı, muhtaç olana el vermeyi öğreniriz.Hilali Ahmer cemiyeti adıyla 11 haziran 1868 yılında kurulmuştur. Kurucusu Abdullah beydir. Savaş, doğal afet ve hastalıklarda, hatta yalnız Türkiye degil; dunyanin her yerine şefkatli eli uzanan insanı bir kuruluştur. Okula başladığımızda faaliyet kollarında çalışarak o yaşlarda sorumluluk almayı ve ortaklaşa iş yapmayı öğrendiğimiz kuruluşlardan biri de Kızılay koluydu. Yardım zaaflarını alır bütçenize göre içine yardım paralarını koyardık. İsim belli olmaz, herkesin yaptığı iyilik ve yardım aynı yere giderdi. En önemli hizmeti de Kan bağışları ile hastalara yetişmek için önemli bir yeri vardır. Ancak son zamanlarda bu çok önemli kuruluşumuz da ķotu kokuların geldiğini, yardımların yerine ulaşmadığı gibi ehil ellerde olmadığını görüyoruz. Yardım kuruluşu adeta yağma edilir görünüm sergilemektedir. Yardım paraları yöneticilerin maaşlarına dağıtıldığı haberlerini duyuyoruz. Yöneticilerin ve onlara yakın olanların adeta yagmalarcasina maaşlar ve Huzur Hakkı adiyla( hiç anlamadığım bir durum) aylık 25 bin TL gibi sorma ver veya alirim kimene dercesine bir paylaşma olduğunu başından okuyoruz, dinliyoruz. Adı üstünde bir yardım kuruluşu olan Kızılay bir gönüllülük olarak, sadece ihtiyacı karşılamak için bir iane almaları gerekirken maaşları 30 Bin TL lerim bulan maaş ve Huzur Hakkı diye uydurulan CEBELLEZİ manasında bir ödemeler yapılması doğrusu Türk Milleti nin hiç de kabul etmeyeceği durumdur. Buna benzer THK, THY gibi halk arasında arpalik denilen yerleri de hatırlatmak gerekir. Gelin hep beraber sorgulayalim. Verilen yardım paraları yerlerine ulaşıyor mu, kimler ve nasıl yapılıyor? Düşündüren bir durum değil mi.... Madem yardım kuruluşu, bu ballı maaş ve saltanat neden? Bu işi hem daha iyi, hem daha şaibesiz ve bedava denilen bir ücretle yapacak insanlar yok mu? Mesela benim var.
Kim diyeceksiniz. Alın size hiç saibesiz bu işi yapacak bir insan . Herkesin tanidigi