Mustafa Ali ÖZTÜRK

Tarih: 27.11.2015 16:23

Pîr-i Türkistan Hoca Ahmed Yesevî

Facebook Twitter Linked-in

Pîr-i Türkistan Hoca Ahmed Yesevî

Ahmet Yesevi ya da Ata Yesevi 1093 yılında Sayram (Maveraünnehir) şehrinde doğmuş ve 1166, Yesi (Türkistan) şehrinde ölmüş, Türk mutasavvıf ve şairdir. Tarihte bilinen ilk büyük Türk mutasavvıfı ünvanını taşır. Tam adı: Ahmed bin İbrahim bin İlyâs Yesevî´dir. Yesevîlik adı verilen tasavvufî akımının mimârı olan "Hazret-i Türkistan" namıyla da meşhur olan "Hâce Ahmed Yesevî" mürşîdi Hâce Yûsuf el-Hemedânî gibi Hanefî bir âlimdir. Ortaya koyduğu öğreti yöntemleriyle Sünnî-Nakşîbendî ile Alevî-Bektâşî Tarikâtı´nı da bir hayli derinden etkilemiş olan bir şahsiyettir. 

Pir-i Türkistan Hoca Ahmed Yesevî büyük bir Alperen Başbuğudur ve Horasan evliyasından olup Yusuf Hemedani Hazretlerinin halifesidir. Kuvvetli bir medrese (İlahiyat Fakültesi) eğitimi görmüş olup, din ilimleri yanında tasavvufu da layıkıyla öğrenmiştir. ?Alp-Eren?  tipinin ilk temsilcisi, kalp gözü açık gönül sultanı bu büyük velinin  ??Dîvân´ı Hikmet? adı verilen eseri,  yüzyılları geride bırakarak, elden ele, dilden dile dolaşarak, ülkeler aşarak, eskimeden bize kadar ulaşmıştır. İslam hukukuna tamamen uygun biçimde söylenmiş ?Hikmet?ler, halk hafızasında birer ahlâk düsturu olarak yaşatılmıştır ve yaşatılmaya da devam etmektedir. 

Pir-i Türkistan Hoca Ahmed Yesevî´nin çevresinde İslamla yeni tanışmış, ancak çok güçlü bir imanla bu dine bağlanmış saf inançlı Türkler toplanmıştır. Yetiştirip her birini bir memlekete gönderdiği öğrencileri ve şiirlerinin toplandığı Divan-ı Hikmet adı verilen divanı ile İslamiyetin Türkler arasında doğru bir şekilde anlaşılıp yaygınlaşmasında ve sevilmesinde çok önemli bir rol oynamıştır. Anadolu´ya hiç gelmemiş olmasına rağmen Anadolu´da da iyi tanınan ve sevilen, Türk tasavvuf geleneğinin kurucusu olan Pir-i Türkistan Hoca Ahmed Yesevî yaygın olan kanaate göre, Mevlana Celâleddîn Rûmî, Hacı Bektaş Veli, Seyyid Muhammed bin Seyyid İbrâhim Ata gibi Anadolu ekolleriyle Anadolu´daki tasavvufi akımlar üzerinde büyük tesirler meydana getirmiştir. Hoca Ahmet Yesevi; Yunus´un da, Hz. Mevlâna´nın da, Hacı Bektaş-ı Veli´nin de, Ahi Evran´ın da Piri´dir. 

İslamiyet´i dosdoğru anlayan ve anlatan sade ve temiz üslubu, güzel Türkçe´nin mimarlarından oluşu, tüm insanlığın ihtiyacı olan yüksek değerleri savunması, daha o zamanlar dile getirdiği kardeşliğe, dostluğa, sevgi ve hoşgörüye dayalı düşünceleri onun değerini daha da artırmaktadır. Hoca Ahmed Yesevî, Arapça ve Farsça´ yı çok iyi bilmesine rağmen eserlerini Türkçe yazmıştır. Yahya Kemal Beyatlı´nın Ahmet Yesevi hakkındaki yorumu şöyledir.?Şu Ahmet Yesevi kim? Bir araştırın göreceksiniz. Bizim milliyetimizi asıl O´nda bulacaksınız.? 

Ahmet Yesevî´ nin sade bir Türkçe ile Türk halk edebiyatı nazım şekillerini kullanarak, halkın anlayacağı, sohbet tarzındaki ?Hikmet? adlı şiirleri, Divan-ı Hikmet adı verilen kitaplarda bir araya getirilmiş, Çin´den, Balkanlara kadar yayılarak, Türk milletine manevi ışık olmuştur. Bu ışığın hüzmeleri her bir hikmetin satırları arasından süzülerek ruh dünyamızı aydınlatmaya devam etmektedir. Hoca Ahmed Yesevî´ den bize kadar ulaşan "Hikmetler" Türkler arasında İslam etrafında örgütlenen bir iman birliğinin teşekkül etmesine hizmet etmesi yönüyle Türk dünyasının manevi hayatında çok önemli bir yere sahiptir. 

Hoca Ahmed Yesevî, Yesi´ de İslâm tasavvufunu esas alan, bilim, edebiyat ve sanata önem veren bir medrese kurmuştur.Bu medresenin, konuşma dili, yazışma dili, şiir ve edebiyat dili, eğitim ve öğretim dili Türkçedir. Buradan yetişen binlerce insan, Türk Dünyası´nın her tarafına dağılmışlardır. Bu yetişenler, gittikleri her yerde Yesevî´ nin Türkçe şiirlerini, yani hikmetlerini tekrar tekrar seslendirmişler ve bu şekilde yeni bir Türk edebiyatı doğmuştur. Bu arada, edebi dil olarak Farsça´ yı kullananlar, Yesevî´ yi, Türkçe yazdığı için eleştiriyorlarmış. Ahmet Yesevî ise bir hikmetinde onlara şöyle cevap vermiş:

Sevmiyorlar bilginler sizin Türkçe dilini 

Erenlerden işitsen açar gönül dilini

Ayet - hadis anlamı Türkçe olsa duyarlar

Anlamına erenler başı eğip uyarlar

Miskin Hafız Hoca Ahmet yedi atana rahmet 

Fars dilini bilir de sevip söyler Türkçe´yi 

Alperen düşüncesinin ilk mütefekkiri olan Pir-i Türkistan Ahmed Yesevi İslâmiyet öncesi Türk´ün ´alp´ mizacına erenlik katıp İslâmiyetle kaynaştıran düşüncenin teorisyeni ve aynı zamanda ilk uygulayıcısıdır. Hoca Ahmet Yesevî´ nin, Türkler arasında İslâmiyet´in yayılmasında çok büyük emek sahibidir Bilhassa Anadolu, Rumeli ve Kuzey Türklüğünün İslâmi uyanışında onun dergâhında yetişip Anadolu´ya yayılan Alperenler ve onların takipçilerinin büyük hizmetleri vardır. 

Sonuç olarak Pir-i Türkistan, Türk´e Alperen hüviyeti kazandırmakla kalmayıp bütün dünyayı manevi susuzluktan kurtaracak öğretileri ardında bırakıp ebediyete öyle göç etmiştir. Şimdi o aramızda olmasa da, hala onu anlayabilenlerin gönlünde yaşıyor, yaşayacakta. Gönül ve mânâ âleminin Kur´ân-Resûl-Sırat-ı Müstakîm çizgisi üzerindeki unutulmaz bir ?hoş sâdâ?sıdır Hoca Ahmet Yesevi. İnsanlığın, O´nun bu nurlu havuzunda bugün dahi temizlenmeye ve tazelenmeye ihtiyacı vardır. Gönüller güneşinin sultânı mübârek velîye, irşâd eylediği Anadolu topraklarından bu vesile ile bir Fâtiha-i Şerîfler gönderelim. Sözü onun sözüyle bitirelim: 

Başım tofrak, özüm tofrak cismin tofrak     (Başım toprak, kendim toprak, cismim toprak;) 

Hak vashga yiter nün dip ruhum müştak    ("Hakk´a kavuşur muyum?" diye, ruhum müştak;)

Köydüm yandım bolalmadım hergiz afak   (Kavrulup yandım, olamadım asla ap-ak;   ) 

Şebnem bolup yir astığa kirdim muna        (Şebnem olup yer altına girdim işte.)


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —