Haberi Sesli Oku
  • BIST 100

    10154,25%1,08
  • DOLAR

    32,36% -0,37
  • EURO

    34,70% -0,27
  • GRAM ALTIN

    2394,28% -1,16
  • Ç. ALTIN

    3876,85% -0,25

NAMAZ VE İMSAK VAKİTLERİ HAKKINDA

NAMAZ VE İMSAK VAKİTLERİ HAKKINDA

Takvimimizdeki namaz vakitleri fıkhî esaslara göre hesaplanırken arz derecesi (enlem), tûl (boylam), saat dilimi, yükseklik, arazi genişliği gibi birçok astronomik, klimatolojik ve jeolojik unsurlar hesaba dâhil edilmektedir.

Takvimimizdeki namaz vakitleri fıkhî esaslara göre hesaplanırken arz derecesi (enlem), tûl (boylam), saat dilimi, yükseklik, arazi genişliği gibi birçok astronomik, klimatolojik ve jeolojik unsurlar hesaba dâhil edilmektedir.
Bir yerin namaz vakitlerinin doğru olarak hesaplanabilmesi için sadece “geometrik değerler” değil, fıkhî ölçülere uygun olan “görülen değer” neticeleri de esas alınmıştır. Mesela, güneşin doğuş-batışı için ‘geometrik doğuş-batış’ değil, çıplak gözle gözlenebilen ‘görülen doğuş-batış’ asıldır. Sadece geometrik değerlerin hesaplanması ile elde edilen değerler -bunların sapmasına sebep olan pek çok unsurdan dolayı- gerçek değerleri karşılayamamaktadır. Bu sebeple İslâm âlimleri bazı zarûrî tedbirler almışlardır. Bu tedbirlere, düzeltmelere “temkin” adı verilmektedir. Temkin, daha ihtiyatlı olmak için yapılmış bir düzeltme değil, fıkhî olarak yapılması zarûrî bir düzeltmedir. Bu düzeltmelerden sonra ortaya çıkan değerler fıkhî ölçülere uygun hâle gelmiş olur. Binâenaleyh temkinsiz vakitlerin kullanılması mahzurludur.
Enes bin Mâlik (r.a.) rivâyet ediyor: Zeyd bin Sâbit (r.a.) dedi ki: Peygamber Efendimizle (s.a.v.) sahur yaptık. Sonra namaza durdu. Ben, Zeyd’e sordum: “Ezan ile sahur arasında ne kadar vakit vardı?” Zeyd Hazretleri: “Elli âyet okuyacak kadar” buyurdu. (Sahîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrid-i Sarih tercümesinde elli âyet okunacak vakit 18 dakika olarak yazılmıştır. (C. 6, s. 268-269) Bundan temkine riâyetin ehemmiyeti anlaşılmaktadır.
Temkin ve diğer ilmî yollarla, sapmaları zarûrî olarak düzeltilmiş vakitler, asırlardan beri İslam âleminde kullanıldığı gibi Türkiye’de de 1982 yılına kadar -Diyânet dâhil- bütün takvimlerde kullanılmıştır. Fazilet Takvimi hâlen bunu kullanmaya devam etmektedir. Bu sebeple:
Takvimimizde verilen vakitlere riâyet edilmeli,
Namazlar vaktin sonuna kadar geciktirilmemeli,
Oruca başlarken ve iftar yaparken takvimimizdeki vakitlere riâyet etmeli,
Sabah namazını ise takvimimizde yazan sabah vaktinden itibaren kılmalıdır.



ASAYIŞ


POLİTİKA


SON DAKİKA


MEDYA


Foto Galeri Tümü


TÜM HABERLER


Yükleniyor