SARUHANLI - İYİ Parti Isparta Milletvekili Dr. Aylin Cesur, Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkı Verilişinin 85. Yıldönümü nedeniyle TBMM’nde Gündem dışı söz alarak, Genel Kurula hitap eden Milletvekili oldu.
İYİ Parti Milletvekili Cesur, Atatürk’e minnet ve şükran borçlu olduklarını belirtirken, bu hakkın verilmesiyle TBMM’ne ilk seçimde giren 18 kadın Milletvekiline de rahmet diledi.
“Kadına seçme hakkını konuşuyoruz ancak yaşama hakkı aranır hale gelmişiz” diyen Cesur, Ordu’da işlenen 22 yaşındaki Ceren Özdemir cinayetine değinerek üzüntüsünü dile getirdi.
Türk kadınının Atatürk’ün gösterdiği ışıklı yolda yürümeye devam edeceğini belirten Milletvekili Aylin Cesur’un konuşmasının tamamı:
“Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün, 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü.
Bugün, aslında Türkiye'de kadınların birey olmanın gururunu yaşamasının ve bu Mecliste sizlerin oturduğu sıralarda cesaretle kaldırılan ellerin geri kalmışlığına başkaldırışının yıl dönümü.
Bugün, 5 Aralık 1934'te Cumhuriyetin Kurucusu Büyük Atatürk'ün devrimlerinin en önemlilerinden birinin gerçekleştiği günün yıl dönümü.
Bugün; Türkiye'de kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilişinin 85'inci yıl dönümü.
Gerekli yasal değişiklik için, 1934 yılında Başbakan İsmet İnönü ve 191 milletvekili Meclise yasa önerisi sundular. 317 üyeli Mecliste oylamaya katılan 258 milletvekilinin tamamının oyuyla kabul edildi. O gün tam bu kürsüde İsmet İnönü "Türk inkılabı denildiği vakit bunun, kadının kurtuluş inkılabı olduğu beraber söylenecektir. Şimdi almakta olduğumuz teşebbüs, bir kurtuluş istikametinin tamamlanması, neticelenmesi ve en verimli bir hâle getirilmesidir. Gelecek Büyük Millet Meclisinde kadın saylavlarla beraber çalışmak, Büyük Millet Meclisinin kuruluşundan beri bu memlekete getirdiği feyizlerin daha çok genişlemesini, daha ileri verimlerde bulunmasını temin edecektir." diyecektir.
Türkiye o gün bu hakları hak sahibi olan biz kadınlara verdiğinde, birçok Batılı ülkenin önüne geçti. O tarihte ne Fransa'da ne İtalya'da ne İsviçre gibi ülkelerde kadınlara bu haklar verilmemişti.
8 Şubat 1935 seçimlerinde 18 kadın -1'i ara seçimle- Beşinci Dönem milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine girdiler ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde ilk kez yer alan bu kadın milletvekilleri, siyasi alanda Türk kadınlarının öncüsü oldular. Kendilerini saygıyla ve rahmetle anıyorum.
Değerli milletvekilleri, biz Türk kadınları, Büyük Atatürk'e şükran ve minnet borçluyuz.
Bugün 600 üyeli Meclisimizde 104 kadın milletvekili var ve kadın milletvekillerinin oranı hâlen yüzde 17'lerde. 46 gelişmiş ülkede kadınların temsil oranı yüzde 30-40'ların üzerinde. Hâlen ülkemizdeki kadınların bu hakkı ne ölçüde ve ne kadar özgürce kullanabildikleri tartışma konusu.
Aradan tam seksen beş yıl geçti. Türkiye nüfusunun yüzde 49,8'i kadın. Ben burada sizlerin huzurunda üzülerek ifade etmeliyim ki, bu kadar sene sonra, hâlâ, kadına şiddetin nasıl önlenmesi gerektiğini ve çocuk anneleri konuşuyoruz.
Dünya Ekonomik Forumu'nun Cinsiyet Eşitsizliği Raporu'na göre son on yılda Türkiye 20 basamak gerilemiş ve kadın-erkek eşitliğinde 142 ülkeden 125'inci sıraya gelmişiz. Kadınların toplam işsizler içerisindeki oranı yüzde 27'lerin üzerinde.
Kadına şiddeti konuştuk daha geçen hafta ve Ordu'da, 22 yaşında bir balerin genç kardeşimiz, pırıl pırıl Ceren Özdemir, evinin önünde bıçaklanarak can verdi. Kendisine Allah'tan rahmet diliyorum.
Kadınlarımızın sorunları bu kadar vahim hâldeyken, kadına seçme-seçilme hakkının verilişini kutladığımız şu günlerde kadına yaşama hakkı aranır hâle gelmişken; daha çok yolumuz var, değerli milletvekilleri.
Kimse verecek değil aradığımız ve hak ettiğimiz hakları; biz alacağız.
Nasıl alacağız?
Dede Korkut hikâyelerinin birinde, Salur Kazan Han'ın karısı “Boyu Uzun Burla Hatun”dan bahsedilir. Kahraman ve tam anlamıyla bir Türk anası Burla Hatun.
Burla Hatun'un oğlu tutsak olduğu zaman, kocası Salur Kazan Han onu kurtarmaya gider. Bu gidiş uzayınca Burla Hatun, hizmetinde bulunan kırk ince belli kızı yanına alıp, kocasını aramaya gider ve düşmana yenilmek üzereyken yetişir, oğlunu ve kocasını kurtarır.
Ve bir hikâye daha; bu gerçek ama o da destan gibi:
Tarih: 22 Mayıs 1919 Kadıköy mitinginde Münevver Saime Hanım sesleniyor-Yunan işgalinde yurdumuz-“Az söylemek, çok iş yapmak zamanı gelmiştir. Biz yalnız ağlıyoruz; ağlamakla kazanılacak, hıçkırıklarımızı işitecek kalp yoktur.
Teşkilata, nihayet fiiliyata başlamak lazımdır." Ve Büyük Atatürk seslendi: "Çift süren, tarlayı eken, ormandan odunu, keresteyi getiren, ürünleri pazara götürerek paraya çeviren, aile ocaklarının dumanını tüttüren, bütün bunlarla beraber; ben sırtıyla, kağnısıyla, kucağındaki yavrusuyla yağmur demeyip, kış demeyip, sıcak demeyip, cephenin savaş malzemelerini taşıyan hep onlardı. Hep o yüce, o fedakâr, o ilahi Anadolu kadınları oldu.
“Bundan dolayı hepimiz, Büyük Atatürk'ün dediği gibi, bu büyük ruhlu ve büyük duygulu kadınlarımızı şükran ve minnetle sonsuza kadar analım ve kutlayalım.
Türk kadını için artık geriye dönüş söz konusu olamaz. Dede Korkut Destanı'na dahi kahramanlığı yazılan ve Türkiye'nin Kurtuluş Savaşı'nda her zorluğa eşit olarak katlanan Türk kadını, içinde olduğu sıkıntıları da giderecektir.
Şiddet de yoksulluk da kaderi değildir; kimseye de muhtaç değildir.
Türk kadını Atatürk'ün gösterdiği ışıklı yolda yürümeye mecburdur, Türk kadını bunun bilincindedir; bu ışık ona yetecektir.
Büyük Atatürk'ün aziz hatırası önünde, tüm cumhuriyet kadınları adına ihtiramla eğiliyor, bütün kadınlarımızın Dünya Kadın Hakları Günü'nü kutluyorum.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.”