Ayşe GERENTEPE


Yedi Yıldızlı Yasa!...

Yedi Yıldızlı Yasa!...


Yedi Yıldızlı Yasa!...

Görev sahipleri bana engellilere ayrıcalık getiren yedi yıldızlı yasa mı çıkardık dediniz?

Duyan var mı?

Aranızda arkadaşlar yoksa ben mi öyle algıladım. Yoksa duyduklarım sadece hayal mi?

Rüya mı?

Ama bana kulağıma gelen sözcükler çok inandırıcı gelmişti.

365/8 Hayatlar sözde on yıllık engelli ayrıcalığı getiren tamda yedi yıldızlı yasaya sahip kişilerde diyebiliriz. Gerçekten yasada yazılanlar gibi ayrıcalık getiren on yıllık yedi yıldızlı yasamız olsaydı bizler hala evlerimizin köşelerine hapsolmuş 365/8 hayatlar yaşamazdık. Aslında Türkiye Cumhuriyeti Anayasası´nda her vatandaş eşit haklara sahip ama bu hakları ait olduğu yere teslim eden görev sahipleri olmadı. Bunu da belirmek isterim.

Bu gün 07.07.2015 on yıl önce sizlere özel ayrıcalık getiren yasanız oldu dediler bizlerde çok sevindik. Bu sevinç için anlatacak kelimeler kifayetsiz kalmıştı o zaman benim için tüm engelli arkadaşlarımın da öyle düşündüğüne eminim. Ama yine verilebilecek en güzel örnek bu olsa gerek. Tıpkı hiç oyuncağı olmayan küçük bir çocuğa hayal ettiği oyuncağın hediye edilmesi gibi diyebilirim bu duyguyu en iyi şekilde anlatabilmek için. Aslında küçük çocuk gününü daha güzel geçirebilmek için elinde bir oyuncak olsun der ama her ne olursa olsun onun için hiç fark etmez sadece benimde oyuncağım var diyebilsin.

İşte biz 365/8 hayatlarda sadece hayatımız kolaylaşsın isteriz. Herkesin sahip olduğu haklara sahip olmak isteriz. Örneğin onlar nasıl istedikleri zaman evlerinden çıkıp işlerine gitmek, Sağlık hizmeti almak için hastaneye gitmek ve benzeri ihtiyaçlarını karşılamak için ulaşım araçlarını kullanıp istedikleri yere gidebiliyorlarsa bizde o ulaşım araçlarının bizlere uygun olmasını ve kullanıp günlük işlerimizi kendimiz yapmak istiyoruz. Çok şey istemediğimizi biz çok iyi biliyoruz. Ayrıca siz görev sahipleri de böyle olduğunu çok iyi biliyorsunuz.  Bu nedenle sözde ayrıcalık sağlayan yasalar yazdınız.  Sonrada tozlu raflarda yerine koydunuz. Bizleri oyalamak içinde bir kaçını hayata geçirdiniz.

Durum bundan ibaret olunca engellilere sağladığınız ayrıcalık değil sözde yedi yıldızlı engelli ayrıcalığı olan yasaya sahip olma sevinci ve coşkusuyla sanki sorunlarımızın çözüleceği umudunu vererek yedi yıldızlı ayrımcılık yaşama duygusunun ezikliği ile hüznünü hissetmemizi ve evlerimizde hapis olduğumuz köşeler de kalma süresinin kesintisiz devam etmesini sağladınız. Daha önceleri bizler için hiçbir şey yapılmadığının farkında ve bilincindeyim. Ama siz görev sahiplerinin biz engelliler için bir şeyler yapacakmış gibi görünüp umut tacirliği yapmanıza da karşıyım. Bunu da bilelim istedim.  Biliyorum ki tüm engelli arkadaşlarım ve aileleri benim görüşlerime katılıyor ve destekliyordur.

07.07.2005´te dediniz ki! Bizlere artık top engellilerin elinde!.. Yani bizim elimizde olduğunu söylediniz bizde inandık tabi ki! Engelli hizmet almak istediği ilgili belediyeye topu atacak ve ilgili belediyede topu kapacak yerine engellinin ihtiyaç duyduğu hizmeti vermeye başlayacak. Ama böyle bir şey olmadı. Kendimden de çok çok iyi biliyorum.  Tüm engellilerin de buna büyük umutlarla inanarak başladılar ilgili belediyelere yani görev sahiplerine topu atmaya ama her nedense attığımız topu tutan hizmet talebimizi yerine getiren belediye ve görev sahipleri olmadı. Aksine engelli yasasının getirdiği haklardan yararlanmak istiyorum dediğimde bizim böyle bir uygulamamız yok diyorlardı. Onlarda haklıydı yasa vardı ama onlar uygulamak zorunda bile değillerdi. Engelli yasasını uygulamak görev sahiplerinin insafına bırakılmıştı. Bu umut tacirliği değildir de nedir, acaba bilen var amı? Başta tüm engelliler camiasına, ilgili görev sahiplerine ve bu ülkenin tüm vatandaşlarına soruyorum.

07.07.2005´ten bu yana tam on yıl geçti. Yasanın uygulanmaya başlaması için belediyelere yedi yıllık süre verildi. Bu yedi yıllık sürede belediyeler engellilerin de bu ülkede yaşayan her Türk vatandaşlarla birlikte aynı ortamı paylaşabilmesi için yani hayatın içinde olabilmesi için gerekli düzenlemeleri tamamlaması gerekiyordu. Ama her nedense bu süre içersin de tabiri yerinde ise bir çivi çakılmadı ve bir taş konulması gereken yere konmadı.  Çünkü bunu yapmak zorunda olmadıklarını çok çok iyi biliyorlardı. Bu nedenle yapmadılar.  Çünkü yasayı onlar yazmıştı ve kabul etmişti. Verilen yedi yıllık süre doldu. Bizler yine çok sevindik hakkımızı yasal olarak arayabilecektik. Ama maalesef yaşadığımız hüsran ve hayal kırıklığını çok büyük yaşadık. Son anda biz süre doldu derken üç yıl daha uzatıldı. Güya bu üç yıllık süre içersin de düzenlemeler tamamlanacaktı. Tabi yedi yılda yapılamayan düzenlemelerin üç yılda bitmesi mümkün değil. Ve beklenen süre de doldu. Ama bu nedenle düzenlemeler yapılsa da bitmedi. Yani biz engellilerinde evlerinde ki köşelerinde yaşadıkları hapis hayatı da dolmadı. Beraat edemedi yani. Bu durumun müebbet olarak devam etmesinden korkuyorum. Çünkü Ben yaşadığım ilin merkezine oldukça yakın bir ilçenin sınırları için de ama bir o kadar da çok uzak bir belde de yani yeni adıyla büyük şehre bağlı bir mahallelerin birinde yaşıyorum.

Durum böyle olunca evlerimizde ki hapsolduğumuz köşelerde bile yapabileceklerimizin olduğunu düşünüyorum. Çünkü Engelsiz Bilişim ve özgür basın sayesine kendimizi ifade etme ve talebimizi ilgili yerlere ulaştırma fırsatı buluyoruz. Çünkü engellilerin erişilebilirliği ve ulaşılabilirliği için yapılması gereken düzenlemeler bitmediği sürece durum bundan ibarettir. Biz istesek de istemesek de başka yolu yok. Demek ki daha yazılacak çok şeyler ve yapılacak çok düzenlemeler var. Yani engelsiz yolun sonuna daha çok mu?

Çok var inanın üzülerek yazıyorum bu ülkenin engelli yani engellenen bir vatandaşı olarak.