Baki BAĞIRANGİL


Regaib gecesi

Regaib gecesi


Regaib gecesi

Recep ayının Müslümanlar arasında büyük bir değeri ve müstes-,na bir yeri vardır. Bu ay yaklaşırken, uyanık Müslümanlarda, maddî ve manevî bir hazırlık başlar; Recep ayının feyzinden ve bereketin-?den istifade için hayır ve hasenatta bir çoğalma olur. Çünkü Eecej» ayı, içinde ulvî tecellileri ve İlâhî sırlan saklamaktadır;

Receb-i Şerifin ilk cuma gecesi, Reğaib gecesidir.
Reğaib, ihsanlar ve bol vergiler manasınadır. Allah Teâlâ´nm kullarına İlâhî lûtfunun çokluğu, keremin bolluğu ve pek çok suçlu­nun bağışlanması sebebiyle bu geceye Reğaib gecesi adı verilmiştir.

Allah Teâlâ´nın n´ezdinde zamanların değerleri birbirine eşittir. Fakat bazı zamanlarda zuhura gelen ulvî hadiseler, o vakte diğerle­rinden daha üstün bir değer kazandırır.

Reğaib gecesi, ulvî gecelerden biridir. Bu gecenin hürmeti sebe­biyle Rabbimiz pekçok günahkârların hatalarını rahmet-i İlâhlsiyle bağışlar.
Reğaib kandilinin bu değeri nereden kazandığı hususunda çeşit­li beyanlar bulunmaktadır. Bunlardan biri, Hazret-i Amine validemiz böyle bir gecede Resûlullah Efendimiz´e hâmils olduğunu anladığı ve­ya Hazret-i Abdullah ile evlendiği nokta-i nazarıdır.
Doğum tarihi ile ana rahmine intikal zamanı arasındaki müd­detin, doğum müddetinden eksik olma ihtimali şu şekilde izah ve te­lif edilmektedir:
Arablar, cahiliyet devrinde bile,

Receb-i Şerife hürmet gösterir­lerdi; bu ay girince harp ve doğuş yapmazlar, çapulculukta bulun­mazlardı. Fakat geçim sıkıntısına düştükleri zamanlarda, kabilelere ilân ederek ayların isimlerine takdim ve te´hir yaparlar; Cemaziyelâhire Recep; Recep ayına da Cemaziyel-âhir derlerdi. Bu şekilde ha­reketle, kendilerince, harbe müsaade hükmü çıkarırlardı
.
Resûlullah Efendimiz´in peder ve valideleri, böyle ay isimlerinde değişiklik yapılan bir senede evlenmişlerdi. Aslında bu ay, Cemâziyel-âhir idi. Fakat isim değişikliği yapılması sebebiyle, Recep diye anıl­mış ve halk arasında böyle yayılmış bulunmaktadır.

Sevgili okurlar,

Âlemi kaplayan küfür bulutlarını dağıtacak, kalplerde yer tutan bâtıl inançları değiştirip iman nurunu yerleştirecek Hazret-i Muham­med´in ana rahmine intikali, dünya tarihinde büyük bir dönüm nokta­sıdır.
Zira küfrün ve putperestliğin amansız düşmanı, nurun ve hida­yetin rehberi, fikirlerin fâtihi, fakirlerin hâmisi, yükselmenin teşvik­çisi ve ins-ü cin Peygamberinin dünyaya şeref vereceği zaman yak­laşmaktaydı.
Me´yusların ümitgâhı, yolunu şaşıranların delil-i râhı, perişan kimselerin penâhı ve çaresizlerin sebeb-i felahı Hazret-i Muhammed´-in nuru,. Hazret-i Abdullah´tan Hazret-i Âmine´nin ahuna intikal et­miştir.
Çok geçmeden doğacak, küfr-ü cehli kovacaktı. Zübde-i irfan, rahmet-i Rahman, muallim-i Kur´ân Peygamber-i âhirzaman âlemle­re yavaş yavaş gölge salıyordu.
Hâlik-i kâinatın habibi, «Levlâk» ikliminin meliki ve enbiya sil­silesinin serdârı Hazret-i Muhammed´in âlemleri şereflendireceği za­man yaklaşıyordu. Zaman zarfına sığmayacak bir büyüklüğe sahip Hazret-i Muhammed´in teşrifi; zamana, mekâna ve cinlere şeref ka­zandıracaktı.

Kıymetli okurlarımız,

ilâhî esrar hazinelerini içinde saklayan mübarek Reğâib gecesine rağbet göstermek, gönlü uyanık her mü´minin şiarı olmalıdır. Bu ge­ce yaklaşırken oruç tutarak, kendini murakabe edip hesaba çekerek, istiğfarlar ederek derûnunu tasfiyeye çalışmalıdır. Zira, gönül nur-» lanmadıkça marifetullah zevki doğmaz.
Sür, çıkar ağyarı dilden tâ tecelli ede Hak. Padişah konmaz saraya hâne mâmur olmadan.

Bu geceyi ihya için kaza ve nafile namazı kılmalı, tevbe-i istiğfar etmeli,

Kur´ân-ı Kerim ve salâvat-ı şerife okumalıdır. Günün mâna­sını birbirine anlatıp mü´min kardeşinin kandilini tebrik etmeli ve gecenin feyzini ruhumuza sindirmelidir.

Minarelerdeki kandiller gibi letâyif kandilleri yanmalı şule şu­le iklim-i ruhu "aydınlatmalıdır. Okunan sala sesleriyle coşmalı, camilere koşmalı ve yapılan nasihatlerden faydalanmahdır. Gökte me­lek, yerde m ü´minler gecenin tesldi için birbirleriyle yarışmalı, Allah Teâlâ´ya kullukta bulunmalıdır.